Beyza Boynudelik
İstanbul doğumlu olan Beyza Boynudelik İstanbul’da yaşamakta ve çalışmaktadır. 1999 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun olmuştur. 2003 yılında yine Mimar Sinan Üniversitesi resim bölümünde “İmgenin Fotograftan Pentüre Yansımasına Bir Bakış” isimli yüksek lisans tezini tamamlamıştır. Halen aynı üniversitenin Güzel Sanatlar Enstitüsü resim bölümünde “Modernizm Sonrası Kadının Sanatçı Olarak Kimlik İnşası” konusuyla sanatta yeterlik tez aşamasındadır. Üretiminin büyük çoğunluğunu resim oluştursa da, baskıresim, video, fotograf, heykel, yerleştirme gibi alanlarda da yapıt üretmektedir. Yurtiçi ve yurtdışında çeşitli sergilere, projelere, fuarlar ve sempozyumlara katılmaktadır. 2009- 2012 yılları arasında “216 Düşünce ve Üretim Alanı” ile beraber üretimler yapmıştır. Kişisel projelerinin yanısıra halen KRE Kolektif ile projelerine devam etmektedir.
“Sanatçı, bugünün bireyinin; gündemi inanılmaz bir hızla değişen kent yaşamında, bir yandan çizilen “ideal metropol insanı” şablonunun içini doldurmaya çalışırken; diğer yandan tepkisiz, duygusuz, neredeyse belleksiz ve yalnız hale gelişinin izlerini, resimleri aracılığıyla görselleştiriyor. Fastfood haberler ve pembe dizi hayatların, bireyin zihninde, gerçek trajedilerden daha fazla iz bırakmasını eleştirirken, bireyin, kayıtsızlık maskesi altında “öteki”ni inceleyen halini bizlere sunmak istiyor. “Sahte karşılaşmalar” yaşayan statü ve güç odaklı apatik kalabalıkların maskelerini işaret etmek niyetinde. Sorguladığı kent insanının aidiyet, samimiyet duyguları ve gerçekliği için kostümler, maskeler , mekanlar ve kimlikler üzerinden önermelerde bulunmakta. “
Sanatçının aklına takılan karşıtlıkları barındıran işleri, insanın kendini, doğayı ters-yüz / alaşağı etmesi – edebilmesi sebebiyle, aynı anda hem yapıcı hem yıkıcı olan potansiyeline bir gönderme niteliğindedir. Biricik/tek olma ve çoğalma olgusu ile de bu zıtlığı kurgulayan sanatçının hali hazırda ele aldığı konular olan teknoloji-doğa, insan-hayvan ve kent-doğa ilişkileri ise desen ve baskılarında işlenmeye devam etmektedir. Yapıtlardaki neredeyse apatik hale gelen, gerçek iletişimi unutmuş ve yalnızlaşmış kent insanı ile kente dair simgesel olgular, doğayla yeniden iletişime geçme çabasındadır. Bu nedenle sosyolojideki “maskeli birey” tanımını sıkça kullanan sanatçının yapıtları, anonim olan ve tanımlı olanın da ilişkisinin araştırıldığı bir deneysel alan haline gelir. Daha geniş çerçevede “temas” üzerine düşünen sanatçı, şeylerin negatifi-pozitifi, direkt olma-dolaylılık hali, sahtelik-gerçeklik gibi alt başlıklarla, içerikle beraber teknik denemeler ve göndermelerle de sorularını sormaya devam etmektedir. Sosyal medya üzerinden sürekli izleniyor ve sergileniyor olma halimiz ise, ilgilendiği bir diğer konudur. Sanatçının kadın kimliği, kadın olma hali ve cinsiyet politikaları üstüne kendi deneyimlerini de kullanarak oluşturduğu yapıtları ise diğer bir üretim serisini oluşturmaktadır.