Burçin Başar: Bu İşlerde Ciddi Bir Kontrast Var!
Burçin Başar'ın x-ist'te açtığı köklerle ilgili 'Retrace' isimli son sergisi aslında sanatçının özeline bir giriş kapısı. İlk bakıldığında soyut bir peysaj izlenimi uyandıran işler, doğa içine saklanıp doğayla bütünleşen gizli detaylara girildiğinde bir yaşanmışlığa, geçmişe işaret ediyor.
Röportaj: Hazal Gençay Sungur
Her ne kadar sosyal içeriği çok yüksek ve dramalar altında oluşmuş bir sergi olsa da baktığında insanı mutlu eden ve asla negatif bir yönde ulaşmayan işler bunlar. Böyle bir konunun üzerine bir de sanatçının ağırlık koymak istememesi olağandışı bir denge ve samimiyeti sağlıyor.
Burçin Başar’ın x-ist’teki ‘’Retrace’’ isimli son kişisel sergisi aslında sanatçının özeline bir giriş kapısı. İlk bakıldığında soyut bir peysaj izlenimi uyandıran işler bir sonraki adımda gizli olan detaylarda bir yaşanmışlığa, geçmiş ve belki de kullanılmış olana düşünceyi kaydırıyor. Köklerle ilgili bir konuyu seçmek aslında yaşanmışlıktan ziyade sanatçının kurcaladıkça üzerinde daha fazla durduğu, ortaya çıkartmak için çok da fazla kendine engel olamadığı, aslında toplumsal ama bir o kadar da duygusal olarak hergün yaşadığı bir mesele. Çok daha farklı bir yazı hazırlayabilirdim ancak bilmeden ve bilerek yapılan bir sergi okumasıyla aradaki fark belki de yalnızca üstü kapalı olarak farklı metaforlar üzerinden konumlanırdı. Burçin’i uzun zamandır tanıyorum fakat böylesi bir şeffaflığa hiç ulaşmamıştık, üç saat konuştuktan sonra sohbetin ortalarında bir yerlerde Ermeni misin diye sordum, evet dedi, yıllar yılı bahsetme gereği duymamıştı ki cevabı aldığımda sanatıyla ilgili her şey kafamda yerli yerine oturmuş oldu. Burçin’den iznimi alarak köklerle ilgili biçim üzerinden gitmek yerine böyle bir yazı çıktı ortaya. Genel olarak sanatında insomnia gibi kişisel konular üzerinden giden Burçin daha öncekilerden farklı olarak bu sergisinde kök, kimlik, mekan, zaman, olağan ama olmayan, iç ve dış, toprak ve su ile ilgili notlarını ailesinden duyduğu hikayeler üzerine kurgulamış. Ancak bu sergiyi hazırlarken asıl derdi çok ağır ve çok kişisel bir konu olduğundan bunu direkt olarak kullanmak ya da kullanmamak arasındaki ikilem olmuş. Hem direkt bir şey yapmamak hem de bir söylem ortaya koymak arasındaki dengeyi sağlamak zor olan asıl mesele. Sergiyi konuyu bilmeden görmüş bulundum ve Burçin’in işlerinde kullandığı renk anlayışı, çizgi ya da biçime değin hissettiğim salt duygu bir erime noktasının var olduğu ve konu her ne olursa olsun söyleyecek yeni bir şeyleri olduğuydu. Gizleme, doğa içinde saklama, doğayla bütünleşmeye ya da dönüşmeye ait olan kaybolmuş figürler aracılığıyla var oluşa nokta koymayan bu tavır farklı formdaki bir dönüşümün belirtileri gibi, belki de arkeolojik bir kalıntının izlenimi ile alakalı. Konuyla ilgili olarak Burçin, kimliği önemsediğini ancak köklerden ve geçmişte yaşanan durumlardan bahsederken bir taraftan bunun aslında kişisel olarak çok da önemi olmadığını söylüyor ve büyük pencereden bakarak aslında bu durumun sadece kendisine ait olmadığını birçok farklı kökün yaşadığı bir durum olduğunu, en basitinden bir sanatçı olarak dahi her an yaşanılan bir asimilasyonun varlığından bahsediyor.
Burçin’in resminde duygu, renk, düşünce üzerinden giden ciddi bir kontrast var ve belli bir ayarda durmak asıl noktayı oluşturuyor. Vermek istenilen düşünceyle izleyicinin anlamak istediği arasında ciddi fark olabiliyor. Örneğin ‘’Oyundan Sonra’’ isimli işinde evlerini tek etmek mecburiyetinde olan insanların ziynet eşyalarını toprağın altına gömmek zorunda kalmalarını anlatıyor ve bunu sanatçının kendisiyle konuşmadan birebir algılamak oldukça zor. Spesifik bir konuyu değil ama bu işlerde genel olarak olan bitenin tamamen üzerine çizgiyi çekip yeniyi ortaya koyması umudunu içeren, biraz da Nietzsche’nin ‘yıkım olmadan yenilik olmaz’ sözünü andıran yapısı genele ulaşmayı biliyor.
Gerçekler, var olan, yok olan hatta olamayan ve maddileşemeyen üzerinden giden bir hikaye olarak ‘’Retrace’’ duygusal ve sosyal açıdan oldukça yoğun bir içeriğe sahip. Süreç içinde baktığımda ne yapmak istediğini bilen ve yapmak istediği üzerinde devamlılığı olan bir tarafı var Burçin’in. Son sergisi ise zorlamadan uzak bir olgunluğa sahip ve birebir olması mümkün olmasa da okuması ve hissettirdikleri benzer samimi ifadeler etrafında dolaştırıyor. İlk bakışta bilinmeyeni andıran bu işler aslında çok tanıdık olan geldiğimiz toprağın manzaralarını bizlere hatırlatmak üzere içinde birçok ipucunu bulabileceğiniz bir açıklığa sahip.
Etiketler: Magnet, Burçin Başar, Radikal Gazetesi
Aralık 01, 2020
Listeye dön