Mary Moon: Güzelliğin tuhaf fenomeni

Mary Moon: Güzelliğin tuhaf fenomeni

2014 yılında rh+artmagazine dergisi tarafından düzenlenen ve uluslararası boyut kazanan ''Yılın Genç Ressamı'' yarışmasında Ermenistan’dan yarışmaya katılan Mary Moon birinci seçildi. Kısa süre sonra gerçekleşen 2015 Mamut Art Project’te oldukça dikkat çeken bir isim oldu. Şimdi ise Beyoğlu’nda iki farklı mekanda eş zamanlı gerçekleşecek bir proje ile izleyici karşısında. ''Reality is Beautiful'' sergisi 6 Kasım DEPO, 10 Kasım G-Art Galeri’de izleyici ile buluşacak.

Röportaj: Hazal Gençay Sungur

1- Biz faniler gerçekliğin dikenlerinden kaçmaya çalışırken sen gerçeklikte güzel olan neyi görüyorsun?

Bu bizim gerçek olarak neyi kabul ettiğimize göre değişir: Ne gördüğümüz mü? Etrafımızda neler olduğu mu? Bize ne dikte ettikleri mi? Peki ama ya bizim özümüz? Bu proje, çeşitli yönleriyle, benim hayatın olası farklı boyutlarını aynı zamanda görmemi sağlayarak, hayata bakışımı değiştirdi ve değiştiriyor. Gerçek olduğuna emin olduğumuz şey başka bir “ışık kaynağı”nda bir yanılsamaya dönüşüyor.

2- Sokak aralarına dahil olmadan şehre kuşbakışı bir perspektifle bakmak senin için özgürlükle mi, yalnızlıkla mı ilişkili? Bu perspektif bir kaçışın temsilidir diyebilir miyiz?         
Kuşbakışı perspektif gösteren resimler salt tesadüfen ortaya çıktı. Bazı arkadaşlarıma Erivan’ın tanıdık yerlerinin kuşbakışı fotoğraflarını gösterdiğimde, kimsenin şehri bu bakış açısından tanıyamıyor olmasına çok şaşırdım. Aynısını burada İstanbul’da ve tüm dünyada denedim. Sonuç her yerde aynı oldu: perspektifteki değişiklikler nedeniyle tanıdık yerler tanınmayan yerlere dönüştü. Bu durumda görüntüler, bizim alışkanlıklarımızdan, bariz ve kabul görmüş normlardan kaçısın bir tasviri; diğer bir deyişle, yanılsamadan, Maya’dan kaçışın bir tasviri.

3- Geleneksel heykel biçiminden beklediğimiz üç boyut yerine iki boyutlu bir heykel yapıp üçüncü boyutu ışık ve gölgesi ile sağlıyorsun. Bu boyut algısını karıştırma eylemine ışık ile beraber dördüncü boyut olarak zamanı da ekleyebilir miyiz, zaman boyutunu bu karışıma hangi anlamlarda dahil ediyorsun?
Yervand Kochar, Paris’te bir grup sanatçı ile 1936 yılında, Dimensionism Manifestosunu (Boyutculuk Bildirisini) imzaladı. 1927 yılında, yaptığı FIRST SIN (ILK GUNAH) resmini uzamda sergilemişti. Sanat tarihinde uzamsal resimlerin çok parlak örnekleri vardır. 60’lı yıllarda Picasso da birkaç tane uzamsal resim yaptı. Benim yarattığım nesneler, hakkında konuşmak istediğim fikirlerin bir parçası ve fiziksel anlamda klasik bir üç boyutlu heykel olmaktan çok uzaktalar. İki boyutlu bedenlere sahip olmanın yanı sıra, nesneler boşluklara da sahiptirler. Benim nesnelerim, imgelerin iki boyutluluğunu tekrarlayarak, iki boyutlu resimlerden meydana gelirler. Orijinal halleriyle, ayrı nesneler olarak, iki boyutlu özelliklerini devam ettirmelerinin nedeni budur. Işık kaynağı (kaynakları) aynı nesneye bakmak için farklı fırsatlar sunar. Öncelikle onu uzamsal görmek için ve ayrıca onu, eşzamanlı olarak, 2, 3 4 farklı perspektiften görmek için. İşte güzelliğin garip bir fenomeni bu. 2 tane ışık veren cisme (güneşlere) sahip olduğumuzu düşün... Gördüğümüz gerçeklik, tek bir ışık kaynağının görüntüsü. Bilincimiz yalnızca üç boyutlu uzamı algılıyor. Ek ışık kaynakları ile bir nesnenin farklı perspektiflerini ortaya çıkarmamın nedeni bu. Yani bizim hakiki, gerçek olarak kabul ettiğimiz şey ek bir ışık kaynağı (kaynakları) eşliğinde değişiyor: illüzyon kavramını daha net bir biçimde göstererek.

4- Resminde dikkatimi çeken, bir ufuk çizgisinin olmayışı. Ufuk aslında teknik anlamda baktığımızda bir espas dolayısıyla bir ferahlık etkisi yaratır. Senin resminde bir ufuk çizgisinin olmayışını, ilk akla gelen; ‘geleceğe dair pesimist bir ruh hali’ şeklinde yorumlamak istemiyorum. Bununla ilgili sıra dışı ne söyleyebilirsin?         
Benim resimlerimde sadece ufuk çizgisi eksik değil, aynı zamanda perspektifler de korunmamıştır. Ayrıca, tüm renk gamı da benim resimlerimde eksiktir; sadece ışık, gölge gibi tonlar ve orta tonlar mevcuttur. Bazen armonik renk gamasının etkisi altında gözlemcilerin dikkatleri dağılır. Renk, perspektif ve ufuk çizgisinin eksikliği, izleyiciyi fikrin özüne yönlendirir. Üç ana ton üç boyutlu uzamsallığı ifade eden sembolik bir anlama sahiptir. Üç ton, her biri eşit şekilde önemlerini belirterek, resimlerin yüzeyine dağıtılır.

5- Heykellerindeki sağlam strüktürel konturlara tezat olarak strüktürel yapıdan yoksun uçucu gölgelerini görüyoruz. Bu zıtlığı resimlerindeki strüktürel baskınlığın karşısında ne olarak veriyorsun?
Aynı malzeme farklı kimyasal halleriyle ortaya çıkabilir. En basit örnek su. Onu bir sıvı, bir gaz ve katı bir kristal olarak tanırız. Ancak aynı yapıya sahip olmayı bırakmaz.

 

Etiketler: Magnet, Mary Moon, ArtUnlimited
Aralık 01, 2020
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR