Sen kimsin sorusunu kendimize sorduğumuzda, biz biz olmaktan çıkıyor muyuz, yoksa hiç olmadığı kadar özümüzle bütünleşiyor muyuz?
Yazı: Hazal Gençay Sungur
İstanbul, Nişantaşı’nda bulunan ve 15. yılını kutlayan Çağla Cabaoğlu Gallery, yeni sanat sezonu ile birlikte 08 Ekim - 18 Kasım 2015 tarihleri arasında, Seda Gazioğlu’nun ''Biz Ben Değiliz.'' ismini taşıyan ilk kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor.
Hem Çağla Cabaoğlu Gallery’nin ''Farkındalık Yaratmak'' üzerine olan mottosu hem de bu mottoya paralel kurgulanan sergilerden biri olan Seda Gazioğlu’nun sergisi dikkat çekici. ''Biz Ben Değiliz.'' ismi ile sağ ve sol beyin arasındaki ilişki ve farklılıklara odaklanan ufuk açıcı bir sergi. Galeriden içeri girdiğinizde siyaha boyanmış duvarlar ve tavanla birlikte derin bir atmosfer sizi sarıyor. Mekan içerisinde yerleştirmesiyle de çok iyi örtüşen ve kendini merak ettiren işler; kolaj ve desenlerin yanı sıra metal ile üretilmiş çalışmalar olarak da karşımıza çıkıyor. Ayrıca galeri içerisindeki bir köşe izleyicilerin interaktif olarak sergiye dahil olması ve kendi ütopyalarını paylaşması için özel olarak tasarlanmış.
1991 doğumlu sanatçı, London Central Saint Martins College’da Güzel Sanatlar eğitimini tamamladıktan sonra sanat üretimine Londra ve İstanbul’da devam ediyor. İki yıllık bir hazırlık sürecinden sonra ortaya çıkan bu ilk kişisel sergisinde; multidisipliner teknikleri bir arada kullanarak sağ ve sol beyin arasındaki ilişkinin, algı ve farkındalığı etkilemesini ele alıyor. Seda Gazioğlu sergisini şu şekilde ifade ediyor;
''Sen kimsin sorusunu kendimize sorduğumuzda, biz biz olmaktan çıkıyor muyuz, yoksa hiç olmadığı kadar özümüzle bütünleşiyor muyuz?
Bu soruya cevabımız 'BEN' ile başlıyorsa; egoların kurduğu ve yönettiği bugünkü dünya sisteminin bir parçası olmuş oluyoruz.
Eğer cevabımız 'BİZ' ile başlıyorsa; sistemden sıyrılıp egomuzdan arınmış, beynimizin sağ lobundaki ışık kaynağının aydınlanması için ona farkındalık ve huzur dolu bir ruh vermiş oluruz.
Dolayısıyla hayatı 'biz' odaklı yaşadığımızda, evrenimizi oluşturan enerjilerden biri ve bütünün parçası olduğumuzun farkındalığına varmışız demektir.
Beynimizin iki lobu da bambaşka iki karakter, her ne kadar bugünkü dünya sisteminde büyürken çoğunlukla sol beynimizle düşünmeye ve onunla karakterimizi oluşturmaya yöneldiysek de an ve an hayatta her zaman sol lobdan sağ loba geçmeyi seçmemizle bir adım atarak aydınlanmayı yaşamak kendi elimizde.
Kutsal gücün içimizde olduğunun farkında mıyız? Beynimizin iki farklı özelliğini bilip hayatımızda hangi taraf için seçim hakkımızı kullanıyoruz? Biz kimiz ve kim olmayı seçiyoruz?''
Tüm bunların üzerine ufak bir kaygı ile ''Korkarım kendimizi hissedemiyoruz'' diyen sanatçının sergisinde ele aldığı temalardan biri Geçiş Tanrısı olan iki kafalı Janus. Mitolojide Janus’un bir kafası geçmişe bakışın bir temsili olarak arkada, diğeri ise geleceği ifade ederek önde tasvir edilir. Ancak bu işinde sanatçı Janus’un iki kafasını da yan yana çizerek, insan beynini sağ ve sol lob olarak betimliyor. Sağ taraftaki beynin dokularını dairesel ve kinestetik bir biçimde oturtarak sağ beynin algılama şekline bir gönderme yapıyor, saçlarını ise doğayla olan bütünlüğü vurgulamak için çeşitli bitkilerden oluşturmuş. Sol tarafta ise saçlar teknik bir çizimle verilmiş ve sistematik bir şekilde dokular da sınırlandırılmış. Ayrıca resme detaylı baktığımda sağ taraftaki Janus’un ağzının olmadığını fark ettim. Bunun nedenini sorduğumda ise; ''Bugünkü eğitim sisteminde yuvadan itibaren sol beyin odaklı yetiştiriliyoruz, dolayısıyla 'ben'in hakim olduğu sistemimizde ‘biz’e karşılık gelen sağ lobun konuşma hakkı çok az.'' cevabını veren sanatçının aslında bu sergisinde sembolleri kullanarak sistemin farklı noktalarına eleştirel bir bakışı olduğunu da gördüm. ''Biz Ben Değiliz.'' ile varoluşumuzu sorgulatan ve kendimizi evrensel olanla bütünleştirmenin elimizde olduğuna dikkat çeken bu sergiyi mutlaka görmenizi tavsiye ederim.
