Şimdiye kadar kontrollü, temel ve değişmez ilkelerden hareketle imzası haline gelen geometrik formlar üreten Seyhun Topuz, son sergisi 'Şimdiki Zaman'da reaksiyonel bir kırılma noktası olarak dışavurumcu bir tavrı benimsiyor.
Yazı: Hazal Gençay Sungur
Kare, daire, üçgen, kırmızı, siyah, mavi... Temel ve değişmez ilkeler üzerinden gitti Seyhun Topuz hep. Mutlak kurallar ve formlar sanatının temelini oluşturdu. Daima izlediği eskiz, model, uygulama ve sonuç yöntemi ile emprovizasyona izin vermeyen kararlı, tasarlanmış ve kuralları belirlenmiş bir bütünlükte ürettikleri, Çağdaş Türk Sanatı’nda yol açıcı nitelikte oldu. Matematik ve geometrinin değişmez kanunu çerçevesinde kodlanmış, bir yandan mutlak değişmezlerle hareket ederken sonsuz olasılıklar içinden seçtiği hiçbiri diğerinin tekrarı olmayan, her defasında yeni ve bir o kadar genç heykeller üretmek bir kadının içgüdüsel var etme hareketlerine benzetilebilir ancak. (Ki bu benzetme cinsiyet gözetmeksizin sanatçı kavramını tanımlamak üzere yapılmış bir teşbih olarak okunmalı.)
Seyhun Topuz, Şimdiki Zaman sergi görseli, Galeri Nev İstanbul, Fotoğraf: Hadiye Cangökçe
Asıl dertleri kendileriyle olan pürüzsüz ve parlak bu heykellerin herhangi bir göndermesi yok, sadece uzay-zamanda sorumlu oldukları kadarını temsil ediyorlar. Modern, minimal ve soyut kavramlarını maddesel biçimde kusursuz bir dille karşılayan Seyhun Topuz, kullandığı yalınlaştırılmış matematiksel tasarım ve hesap yöntemi ile belki de izleyicisini aklın dünyasına davet ediyor. Formun kendisi, boşluk-doluluk ilişkisi ve mekan etkileşimi ise temel meselesi. Kaynak olarak devamlı kendi biçiminden yola çıkan ve evrilerek karmaşadan uzak net bitişleri, bir başlangıç noktasının varlığını hissettirdiği içindir belki de, izleyici üzerinde tartışılmaz bir ahenk ve güven duygusu oluşturuyor. Tekrarın düzenliliği içinde kurmuş olduğu özgün diliyse kuvvetli bir tutarlılığı içinde barındırıyor.
Düğümler ve Kırık Formlar, Parçalanmış Kareler, Ortak Bellek gibi isimler taşıyan serilerinde Seyhun Topuz'un her bir eseri kendi iç dinamiğine sahip, devingen ancak bir o kadar değişmez ve dönüştürülemez bir kutsallığı sezdirir.
Seyhun Topuz, Buruşturulmuş Kağıt V, Bakır üzerine fırın boya, 72x74x76cm, 2017, Fotoğraf: Hadiye Cangökçe
Şimdiki Zaman ismini taşıyan son serisi ise değişmez ve mutlak olanın bir kırılma noktası gibidir sanki. 80'li yıllarda denediği ancak daha sonradan rafa kaldırdığı buruşturma fikri hicivsel bir hatırlayışla belki de günümüzde Şimdiki Zaman ismiyle varoluyor. Dışavurumcu, hiçbir hesabı içinde barındırmayan, sanatçının kendi kültleşmiş kurallarından özgürleştiği bir sergi bu.
Tohumlarının atılmasından 30 küsür yıl sonra ürün verir olması parametrik açıdan içinde birçok dualist anlam ihtiva ederken aynı zamanda bireysel ve toplumsal iki uçta da ciddi eleştirileri bünyesinde tutmakta. Seyhun Topuz’un reaksiyonel bir yaklaşımla herhangi bir eskiz yapmadan kendi rastlantısallığı içinde salt birikimini esas alıp bakır plakaları tokmak ve pres kullanarak evirip çevirdiği ve birkaç seansta ortaya çıkarttığı tekrarlanamaz işler bunlar. Buruşturulup atılmış kağıtlar...
Seyhun Topuz, Buruşturulmuş Kağıt I, Bakır üzerine fırın boya, 96x142x125cm, 2017, Fotoğraf: Hadiye Cangökçe
Şimdiye kadar alıştığımız dünya artık bildiğimiz yer değil. Varolan kuralların işlemediği, yeni kuralların yazılmakta olduğu bir ara zamandan geçiyoruz sanki. Seyhun Topuz hangi duygulardan yola çıkarak tepkisel bir sergi yapmaya karar verdi bilemem ancak tanıdığımız ve değişmez dediğimiz 'şey'lerin değişimine tanık olurken hepimiz için geçerli olan bir hayatta kalma metodu olarak kendini akışına bırakma eylemi uyguladığını gözlemleyebiliyorum. Kendi varoluşu içinde minimal, modern, ağırbaşlı ama başkaldıran 'Şimdiki Zaman', içinden geçmekte olduğumuz dönem ve olayları mükemmelen özetlemekte. Masum, kırgın ama umutlu ve başı dik... Sanatçının mekana girildiğinde izleyiciyi içine alan enstalasyon bütünlüğüne sahip eserlerini ve deneysel bir yaklaşımla zenginleşmiş olan pratiğini izlemek heyecan verici.
Seyhun Topuz’un 'Şimdiki Zaman' başlıklı sergisi 9 Aralık’a kadar Galeri Nev İstanbul’da.
Seyhun Topuz 1971 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Heykel Bölümü’nden mezun oldu. 1974’te aynı bölümde asistanlık yapmaya başladı. 1978-1980 yılları arasında çalışmalarını New York’ta, heykeltıraş Jose de Creeft ile sürdürdü; 1983’te bir yıl geçirmek üzere New York’a yeniden gitti ve aynı yıl Maçka Sanat Galerisi’nde ilk kişisel sergisini açtı. 1972 yılından başlayarak çeşitli grup sergilerine davet edilen sanatçı, 1987’de ilk İstanbul Bienali’ne katıldı ve 2008 yılında Aydın Doğan Ödülü’ne layık görüldü.